Öne Çıkan Yayın

Sahra'nın Ölümcül Kumları

Uzayda Uyumak

 

Özet: Uzayda rahat bir uyku çekmek hiç de kolay değil. Mir uzay istasyonunda görevli astronotlar mikro yer çekimi altında uyku sürelerinin kısaldığını, uyanık oldukları sürenin arttığını ve uyku döngülerinin değiştiğini fark etmiş ve araştırmaya koyulmuşlar.





    Harvard ve NASA’daki araştırmacılar 4 kozmonot ve 1 astronotun uzay yolculuğu öncesinde, yolculuk sırasında ve sonrasındaki uyku modellerini incelemişler. İlk sonuçlara göre Dünya’da ortalama 6,7 saat uyuyan astronotlar uzayda ortalama 5,7 saat uyuyorlar. Ayrıca uzayda, yatakta uyanık geçen süreleri gözle görülür şekilde artmış ve bunun sonucu olarak uyku verimliliklerinin %17,7 oranında düştüğü gözlemlenmiş.

    Uzay uykusu sırasında hafif uykunun %14,1, derin uykunun (REM) ise %25,8 oranında azaldığı görülmüş. Astronotların uykuya daldıktan sonraki ilk REM uykusuna geçmeleri ortalama 90 dakika sürmüş, ki bu Dünya’daki süreden yaklaşık 1,5 kat daha uzun. Diğer yandan, uçuş sırasında ölçülen uyku değerlerinin çoğu dengeliyken, yatakta geçen süre kısalmış ve yatağa girdikten sonra uykuya dalma süresi artmış.

    Harvard’dan Oliver Piltch, “Taban verisiyle kıyaslarsak, uyku yapısında belirgin değişimler oldu ve bunların bazıları görev süresince değişim göstermeye devam etti.” diyor. "Bulgularımız, uyku devamlılığı konusuna odaklanan önceki çalışmalarla tutarlıydı. Yatakta geçen süredeki benzerliklere rağmen uzay uçuşu sırasındaki uyku verimliliğinde önemli düşüşler tespit ettik."

    Piltch, uzay yolculuğunun uykuyu nasıl etkilediğinin bilim insanları tarafından iyi anlanması ve buna uygun olarak daha iyi ekipman sağlanması gerektiğini, bunun Mars ya da Ay gibi çok daha uzun süreli yolculuklarda astronotların başarısını doğrudan etkileyeceğini söylüyor. Ek olarak bu araştırmaların Dünya’daki uykuya da dolaylı olarak etkisi olabileceğini belirtiyor.

    “Uzay yolculuğunun olağanüstü çevresel koşullarının uykuya olan etkisini araştırırken Dünya’daki çevresel koşullara karşı da bazı yenilikler ortaya çıkabilir. Ortaya çıkan sonuçlar uyku yapısının farklı koşullara uyum sağlayabildiği teorisini destekler nitelikte. Ayrıca, deneklerin maruz kaldığı yüksek basınç ve gece gündüz döngüsü olmadan çalışmanın yarattığı uyku eksikliğinin, stresli ve değişken vardiyalı işlerde çalışan diğer insanların uyku eksikliğinden ne gibi zararlar görebileceği konusunda da kanıt sağlayabilir.


Araştırmanın istatistiksel analizleri, NASA Yorgunluğa Karşı Önlemler Laboratuvarı direktörü Erin Flynn-Evans tarafından yönlendirildi. Deney, Beth Israel Deaconess Tıp Merkezi'nde Uyku ve Biliş Laboratuvarı yöneticisi ve Harvard Tıp Fakültesi'nde psikiyatri profesörü olan Dr. Robert Stickgold ile onursal psikiyatri profesörü Dr. J. Allan Hobson tarafından tasarlandı ve yönetildi.


 

Kaynak : Science Daily

 

Yorumlar