Öne Çıkan Yayın

Sahra'nın Ölümcül Kumları

Tarihten Rivayetler Serisi 1: II. Bayezid'in Oğlu Yavuz'a Bedduası

                                 










                I.Selim             II.Bayezid
     Bu rivayetimiz de görkemli Osmanlı padişahlarından dokuzuncusu olan Yavuz Sultan Selim'e babası   II.Bayezid'in bedduasını anlatacağız.

      Çoğunuzun bildiği üzere Yavuz Sultan Selim babasını tahttan indirmişti. Bunun sebebini öncelikle güvenilir bir ağızdan dinleyelim. Doç. Dr. Fatih SÖYLEMEZ Yavuz Sultan Selim'in taht mücadelesini Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisinde  geniş bir yelpazeden kaleme almış ve yayınlamıştır. Özet olarak bu mücadelenin sebebi
şudur; **II. Bayezid’in saltanatının sonlarına doğru hastalığı ve yaşlılığından dolayı devlet işleriyle ilgilenememesi sonucunda Osmanlı devlet yönetiminde meydana gelen zafiyet, birtakım olayların meydana gelmesine sebep olmuştur. Osmanlı tahtında meydana
gelebilecek boşluğu doldurmak için şehzadelerin her biri İstanbul’a doğru harekete geçti.
Böylece Şehzade Ahmed ile Şehzade Selim arasında taht mücadelesi başlamış oldu.
Veziriazam Ali Paşa ve Şehzade Şehinşah’ın ölümü II. Bayezid’i son derece üzmüş ve
hastalığının artmasına neden olmuştur. Bunun üzerine Sultan Bayezid devlet yönetiminin daha da kötüye gitmemesi için saltanattan çekilme kararı aldı. II. Bayezid şehzadeler arasındaki bu çekişme sürecinde Şehzade Selim’in Osmanlı sultanı olacak kabiliyette olduğunu müşahede etmiş ve ülkeyi içinde bulunduğu bunalımdan ancak onun
kurtaracağına kanaat getirdikten sonra onu İstanbul’a davet ederek tahtı kendisine bırakmıştır. **

     İşte buradan sonrasında rivayetimiz kulaklara çalınıyor. Bu rivayette Bayezid oğlunun yeniçerilerle ayaklanması sebebiyle  tahtı devrederken bir beddua etmiştir.O beddua da şudur; Ey oğul, hayatın at üzerinde geçsin, girdiğin her savaştan zaferle çıkasın. Dilerim Allah’tan, sen de genç yaşında berbat olup şir-i pençelere elinde gidesin! Ciğerini görerek ölesin..." İşler burada daha da ilginçleşiyor.

     Yavuz tahta geçer savaştan savaşa, zaferden zafere koşar. Tahtta oturduğu 8 yıl boyunca Osmanlı topraklarını 2.5 misli(tarihi verilere göre 2.375.000 km2'den 6.557.000 km2'ye) büyütür ve Osmanlı'yı  halifelikle taçlandırır. Bunlarla da yetinmez. Babasından boş aldığı hazineyi ise ağzına kadar doldurur. Başka bir rivayete göre de bu olayın ardından şu sözleri sarf eder;
"Benim altınla doldurduğum hazineyi torunlarımdan her kim doldurabilirse kendi mührü
ile mühürlesin, aksi halde benim mührümle mühürlensin." Bu vasiyet tutulur ve ondan sonra gelen hiçbir padişah hazineyi dolduramadığından 400 yıl boyunca Osmanlı'nın iflasına kadar Yavuz'un mührüyle mühürlenir.

      Bu 8 yılın sonunda Yavuz Sultan Selim çıkardığı şirpençe çıbanını hamamda sıktırmasıyla çıbanın durumu ölümcül hale gelir. Çıban o kadar ilerler ki ciğeri görülebilmektedir. Babası Bayezid'in ahı tutmuştur ve Yavuz Sultan Selim " Ben bu Şirpençeyi hep aslanpençesi veya pençesi aslan gibi olan biri diye düşünürdüm ve yıllardır aklımdan çıkarmak isterdim ama yüreğimin bir köşesinde acısını hep duyardım. Sekiz yıllık Saltanatım da durmadan çabalamam bu yüzdendi. Genç iken çok iş yapabilmek içindi. Allah bana küffar ile savaşmayı ve zaferleri nasip etsin diye hep dualar ettim ama işte bak tam küffar üzerine giderken baba ahına uğradık. Hem de adıyla sanıyla şir-pençelere uğradık. Mecaz, hakikat oldu. Allah beni affetsin” der. Çok geçmeden ise Hakk'ın rahmetine kavuşur.

Yorumlar