- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Öne Çıkan Yayın
Gönderen
Ömer Faruk Candoğan
tarih:
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Bu yazımda sizi milyonlarca yıl önce yaşamış birisiyle tanıştırmak istiyorum. Başlıktan da anlayabileceğiniz üzere bu yazıda ”Nam-ı diğer Lucy kimdir ve nedir?” sorularına sizler için yanıt vermeye çalışacağım.
Lucy 3.2 milyon yıl önce Etiyopya’da yaşayan, Australopithecus türünden bir homininidir. Hominini kısaca evrim ağacının insan ve insanın ortak ataları ile nesli tükenen soydaşlarını da kapsayan familyanın bir oymağı diyebiliriz. Bu oymağın üyelerini diğerlerinden ayıran anatomik özelliği ise bipedalizm yani iki ayak üzerinde hareket biçiminden kaynaklı. Belirtmeden geçemeyeceğim, hanımefendi keşfedilen en eski hominini unvanına da sahip.
Lucy, 1974’te keşfedildiğinde iskeletinin %40’ı bozulmamıştı yani neredeyse bütündü. Daha da önemlisi bulunan benzer yaştaki fosillerin çoğu bütün olmaktan tam anlamıyla uzak yani hasar görmüş şekildeydi. Oysa Lucy şaşırtıcı düzeyde iskelet bütünlüğüne sahipti. Lucy’nin çıkarılmasından kısa süre sonra araştırmacılar onu daha önce keşfedilmemiş bir türe ait çok önemli bir buluş olarak nitelendirdi.
Neden Lucy ismi verildiğini soracak olursanız da büyük keşfin tarihine yani 24 Kasım 1974’e dönmemiz gerekecek. Keşfi yapan paleantropolog Donald Johanson keşiften sonra kazı alanından takımıyla beraber kamp alanına döndü. Kaset çalara bir Beatles kaseti koydu ve “Lucy is in the Sky with Diamonds” şarkısı çalmaya başladı. Bu tesadüfün üstüne takımdan biri ona Lucy ismini vermeyi önerdi. İşte bu tatlı tesadüf sayesinde kendisine Lucy ismi verildi.
Aslında Lucy’i bu kadar önemli yapan birkaç şey daha var. Bunlardan birisi tabi ki de onun yürüyüş şekliydi. Araştırmacıların Lucy’nin kemikleri üzerinde yaptığı detaylı incelemeler sonucu vaktinin çoğunu bir insan gibi iki ayak üzerinde yürüyerek geçirdiğini fark ettiler. Bir diğer çarpıcı özelliği ise kısa olmasıydı. Evet yanlış duymadınız kısa olması. Günümüzde pek bir meziyet sayılmasa da bu bilgi bizim için önemli. Australopithecus aferensisler dik yürümüş olabilir ve insana benzeyebilirler fakat bizden çok daha küçükler. Lucy öldüğünde genç ve tam anlamıyla yetişkinliğe erişmiş halde 1.1 m uzunluğunda, 29 kilogram ağırlığındaydı.
Lucy’nin nasıl öldüğüne dair kesin bir kanıta ulaşılamasa da sol kasık kemiğinin üzerinde buldukları tek bir diş izinin ölümünden sonra mı önce mi olduğu bilinemiyor. Lucy’nin ölümü ne kadar üzücü olsa da bilim dünyasının bu bulgulara erişmesi için Lucy’nin tam olarak doğru zamanda, doğru yerde, doğru bir şekilde öldüğünü söyleyebilir miyiz?
Lucy’nin kalıntıları ise Amerika’da çıktığı ”Lucy’nin Mirası: Etiyopya’nın Saklı Hazinesi” isimli gezici sergisinin ardından hala Etiyopya’da keşfedildiği yerin yakınlarında muhafaza ediliyor. Bu kalıntılar halka kapalı ve özel olarak inşa edilmiş bir kasada, Addis Ababa’daki Etiyopya Ulusal Müzesi’nde saklanıyor.
Bilime yaptığın fedakarlıktan dolayı teşekkür ederiz, Lucy.
Kaynakça: Independent.co.uk
Yorumlar
Yorum Gönder